Bir bilinmezlik ile her şeyi bildiğini iddaa eden ben miyim? Yoksa yanılgılarım yüzyıllardır süren aile geleneğinin bana yansıması mı?
Bir bilinmezlik kavramı içerisinde sadece ya varsa, yahut yoksa diye sorguladığım bencelerim.
Ama itikat duygusu öyle benliğimde ki mesela Yaratıcı fikri hep var bende. 54 farz, 32 farz yetmez ki 5 vakit namaz biraz zikir birazda fikir.
Ama en önemlisi kendini daha bir hissettirmekte Allah c.c.’hu hem etrafımda hem de bünyemde şükür ki. Yoksa günümüz toplumunda inan ki Dinsiz olmak içten bile değil.
Ama nihayetinde iyi ki Müslümanım iyi ki Rabbim Allah, iyi ki Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa diyebiliyorum.
Biliyorum ki ibadet ömrü güzel kılmak adına, yaşam felsefesi arayışında olana ve en önemlisi belki Nirvana’ya ulaşmak değil ama Dünya’da sürdürdüğün ibadet çerçevesinde Cennet boyutunda yaşanılası güzellikler beni beklemekte diye düşüncelerim. Sonsuz sınırsız Cennet nimetleri.
Tarihi kaynakların çok iyi örülmüş olduğu toplumlar var, mesela bunlar arasında Museviler var ama Hz. Musa’nın denizi ikiye yarıp Firavunun ordusunun burada boğulduğuna dair bir kanıt yok. Tabi ki Hristiyan topluluğu ama gelin görün ki burada da Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğini kapsayan detaylı bir bilgi olmamasının yanı sıra Kutsal kitapları İncilin büyük ölçüde tahrif edildiği de kanıtsal olarak saptanmış ve bu bilgiler işlenmiş olarak bulunmakta. Arap kavmi de gerçek anlamda zamanın çetelesini çok iyi tutmakta ve Hz Muhammed’in hayatını sarıp sarmalamakta.
Araştıran beyinler illa ki bir iki çıkarcılıktan bahsetse de mantık ve izan İslamiyeti en azından iki milyar kimse gibi bana da kanıtsatmakta.
Ama ya yanılgılama varsa, ya evren iki atomun çarpışmasından ibaret bir düzende ise, veya birkaç yüzyıl sonra ortaya çıkacak durumda gerçekten evrende başka canlılar varsa. Bir bilinmezlik işte nihayetinde düşünen beyinler için.
mabad içerikler süregelecek…